Skip to content
0242 311 24 65info@antalyapsikolojimerkezi.com
  • ANASAYFA
  • HAKKIMDA
  • BLOG
  • İLETİŞİM
kurumsal
Antalya Psikoloji MerkeziAntalya Psikoloji Merkezi
Antalya Psikoloji Merkezi
Antalya Psikoloji Merkezi
  • HİZMETLERİMİZ
    • ÇOCUK PSİKOLOJİSİ
    • ERGENLİK ve GENÇLİK DÖNEMİ
    • AİLE DANIŞMANLIĞI
  • YÖNTEMLER VE ARAÇLAR
    • BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
    • TERAPÖTİK KARTLAR
    • OYUN TERAPİSİ
  • PLAY ATTENTION
  • UYGULANAN TESTLER
  • RANDEVU AL
  • ANASAYFA
  • HAKKIMDA
  • HİZMETLERİMİZ
    • ÇOCUK PSİKOLOJİSİ
    • ERGENLİK ve GENÇLİK DÖNEMİ
    • AİLE DANIŞMANLIĞI
  • YÖNTEMLER ve ARAÇLAR
    • BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
    • TERAPÖTİK KARTLAR
    • OYUN TERAPİSİ
  • PLAY ATTENTION
  • UYGULANAN TESTLER
  • RANDEVU AL
  • BLOG
  • İLETİŞİM

Şimdi ki çocuklar insanlık tarihinde en fazla teknolojiye maruz kalan grup olarak nitelendiriliyor. Biz yetişkinler çocukların içine doğarak bir nevi yerlisi olduğu sanal dünya da ancak göçmen statüsüyle var olabiliyoruz. Burada da söz konusu ettiğim dijital dünya; bilgisayarlar, tabletler, cep telefonlarından ibaret. Hepsi sundukları ürünleri ile farklılık gösteriyorlar. Özellikle çocukların hayal gücünü yakalayacak öğelerle bezenmiş bir dijital ortam söz konusu.

Peki bu durum onların gelişimini ve deneyimlerini nasıl etkiliyor acaba? Benim çocuk olduğum dönemde sadece akşamları beş saat yayın yapan 2,3 kanallı bir televizyon, önceleri siyah beyaz görüntülü daha sonraları renklenen görüntü bugünün üç boyutlu ve yüksek çözünürlü görüntüsü karşısında bir kitap sayfası kadar durgun ve sakin bir uyaran olarak kalıyordu. Bugün gidilen aile tatillerinde çocuklar vardıkları yerde aktivitelere yönelmek yerine ilk olarak sanal dünyaya bağlantının anahtarı olan wifi şifresinin peşine düşerek ve yine kendilerini bu dünyada tutarak geçiriyorlar. Yeni jenerasyon için teknoloji soluduğu hava kadar gerekli bir hal almış durumda. 2014 yılı sonuçlarına göre 8-11 yaşındaki çocukların %20 sinde akıllı telefon varken bu oran 12-15 yaş için %65 lere çıkıyor.

Sosyal medya çocuklarımızın insanlarla iletişim kurma yönlerini etkilerken, çalışmalar ayrıca gösteriyor ki dijital dünya onların düşünme şekillerini de etkilemeye başladı. Peki bu durumda geleceğin sınıfları nasıl olacak acaba? diye merak ediyorum.Birbirleri ile eskiden olduğu gibi oynamayan, koşturmayan hatta atışmayan çocuklara değişen düşünce ve öğrenme stilleri de eklenince bugünkü sınıfların çok işe yaramayacağı gün gibi aşikar.Hatta yirmi yıl sonra sınıfta ki öğretmenin çocuk için ne ifade edeceğini tahmin edemezken çocuğun algısında etken bir şekilde var olabileceğini öngörmüyorum.

Tabletler, dokunmatik ekranların kolaylığı ve dikkatlerini çeken bir sürü uygulamalarla bezenince 3 yaş çocuklarının da hayatının bir parçası haline gelmiş durumda. Gittiğim restaurantlarda yemek yerken bir ritüel havasında çocuğun karşısına itina ile yerleştirildiğine defalarca tanık oldum bu aletlerin.

Kendi çocuklarımla karşılaştırdığımda onların maruz kaldığı teknolojik ortam benim onların yaşında içinde olduğumdan yüzlerce kat fazla.. Bu durum beni , bir anne ve aynı zamanda bir psikolog olarak yapılan çalışmaları yakından takip etmeye bu durumun ne kadarının faydalı ne kadarının zarar verici olduğunu araştırmaya yöneltti.

Ekrana maruz kalınan uzun saatler dikkat dağınıklığı, obezite ve yalnızlık duygusunu da beraberinde getiriyor ne yazık ki. Sanal dünya çocukları olmadıkları kişiler gibi davranarak olumsuz bir sosyalleşme içine yöneltse de bu dünyanın yadsınamayacak olumlu bir yönü ise sınırsız bilgiye erişme imkanı ve ekonomik gücü yetersiz çocuklarında bir tıkla aynı bilgiye ulaştıracak fırsat eşitliği sağlayan bir ortam da sunuyor olması.Bağımlısı olmadan faydalı yönleriyle hayatın içinde olması gereken bir ortamı nasıl oluşturabiliriz?

Çocukların bağımlısı olmadan kullanmalarını nasıl sağlayabiliriz diye baktığımızda , İskoçya da yapılan bir araştırma gösteriyor ki teknoloji bağımlılığı birebir maruz kalmaktan çok ablayı abiyi yada anne-babayı model almakla başlıyor. Aileler olumsuz taraflarını ne kadar bilselerde de genellikle kendileri için ne iyi ise onu yapma eğiliminde oluyorlar ne yazık ki.Geçenlerde 14 aylık bir bebeğin bezini rahat değiştirmek için eline akıllı telefon verildiğine bile tanık oldum.

Peki nasıl yönetmek lazım bu durumu?

İki yaşından önce ben kesinlikle ekranlı olan hiçbir şeyi tavsiye etmiyorum. İki yaşından sonra günde sadece 1 saat gelişimsel anlamda faydalı kısımları kullanılabilir misal 3 -4 yaşına kadar tabletler sadece hikaye okumak için kullanılmalı ve asla kontrolsüz şekilde çocuk yalnız bırakılmamalı.

Danışan ailelerime de tavsiyem şöyle oluyor, çocuğunuzla birebir vakit geçireceğiniz açık hava aktiviteleri, bisiklet turları, uçurtma yapmak ve birlikte uçurmak, doğa da kamplar, sanat çalışmaları gibi hem onu aktif bir şekilde hayatın içinde tutacak hem de yaşıtlarıyla gerçek anlamda sosyalleşmesini sağlayacak ortamlar sunmaları yönünde oluyor. Ailelerin çocuğun bebeklik döneminden itibaren onun yanında minimum teknoloji ile ilgilenmeye ve cep telefonlarını daha çok alo demek için kullanmaya gayret etmelidirler diye düşünüyorum.

Bir daha ki yazımda ise yaşa uygun uygulamar ve süresi ile çocuğun günlük programında ne kadar yer verilmeli konusuna değineceğim.

Teknolojinin esiri olmadığınız günler dilerim….

Diğer yazılarımız
Küçük Bir Siz Yaratma İşi Değildir Ebeveynlik
23 Haziran 2017
Çocuklarda Oyuncak Seçimi
7 Mart 2017
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • YouTube
Tasarım ve uygulama Destech İnternet
  • ANASAYFA
  • HAKKIMDA
  • BLOG
  • İLETİŞİM
kurumsal